**** Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali **** HEY INSAN OGLU INSAN OLDUGUNU UNUTMA INSANA KARSI SAYGIDA KUSUR ISLEME ELINE BELINE DILINE SAHIP OL HER NE ARARSAN ARA KENDINDE ARA iNSAN OLDUGUNU KESINLIKLE UNUTMA
Alevilik Nedir?
Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan , Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine , mezhebe her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik,demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, İslam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlk Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir. Alevilik Aleviler için üst kavramı, Bektaşilik ve Kızılbaşlık ise alt kavramları oluşturur.
Alevilikte Allahtan başka Tanrı Yoktur.
Kızılbaşlık Nedir?
Kızılbaş, Allah’ı ve Resulü uğruna kendini adamış, onların yolunda canından ve malından vazgeçmiş, bu yolda ölmek var dönmek yoktur yeminini başına sardığı kırmızı sarık ile ilan eden kişilerdir
Bektaşilik Nedir?
Türkiyede babagan ve dedegan kollarına bağlı Aleviler kendilerini Bektaşi olarak tanımlarla
4 Kapı 40 Makam Nedir ?
Yolumuzun erkanı 4 Kapı 40 Makamdır. Bu 4 Kapı ve 40 Makam şöyledir.
1-Şeriat Kapısının Makamları;
o İman getirmek
İlim öğrenmek
Namaz, oruç, zekat ve hac ve gaza eylemektir ve cenabetten arınmaktır.
Helal istemek, kazanmak, faizi haram saymaktır.
Nikah Kıymak
Hayz ve Nifazın Nikahı haram eylemesi
Arı giymek, arı yemek
Sünnet-i Cemaat
Şefkat
Emri marut, yaramaz işlerden kaçınmak.
2- Tarikat Kapısı:Eğitim ve öğretim müessesesidir
El alıp tövbe kılmak
Mürid olmak
Saçın gidermek ve libasını giymek (gösterişsiz kılık kıyafette bulunmak.)
İnsanın nefsi ile mücadele etmesi
Hizmet etmek
Korku (hata yapmaktan, gönül kırmaktan,kötülük yapmaktan kork)
Umut tutmak
Hırka, (sadelik), Zembil(Hakkın yolunda giden, ulu tanrının dostluğunu arayan , kendisine tanrıtanrı sevgisinin ateşiyle yol gösterecek aydınlatıcı aramak için durmadan gezip dolaşmayı), Makas(dünya ile ilgili her türlü ihtirasın tehlikeli olabilecek her türlü düşüncenin zihinlerden sökülüp atılması), Seccade (Tanrının karşısında insan oğlunun ne kadar aciz olduğunu kavrayarak kibir hırs kendini beğenmişlik gibi duygulardan uzak durmak), İbret , Hidayettir.
Sahib-i makam sahib-i cemiyet, (Çevresinde kendisine ve bilgisine güvenen bir topluluk oluşturabilecek bir kişi sahib-i cemiyet olacak)
Aşk ve Şevk ( Bu makama gelmiş Hak , bu kapıda aldığı gereli bilgi birikimi ile, belli bir olgunluk düzeyine ulaştıktan sonra ve sağlam ahlak değerlerine sahip olduktan sonra yoluna yine devam ederek o kutsal amacına ulaşmak ister bunun özlemini duyar. Böyle özlemi duyan Tarikat kapısından Marifet Kapısına gelmiştir.
3- Marifet Kapısı
Bu kapıda Yolun Talibi daha derin araştırmalar ve incelemeler yaparak doğruları ve Hakkı daha derinden keşfedecektir. Edep (Yolumuzun ahlak kurallarına aykırı hiçbir davranışta bulunmamaktır.)
Korku ( İnsanları çirkin ve zararlı düşüncelerden koruyacak bir güç kaynağıdır.)
Perhis/ Yetinmek ( Her türlü aşırı istek ve yönelişlerden ve her türlü aşırı düşünce ve duygulardan perhizkarlık yapması)
Sabır / Kanaat (İnsan ancak sabır ile karşılaştığı zorlukların üstesinden gelir.)
Utanmak (Utanma duygusunu hisetmek ve taşımak olgunlaşmanın bir çok başka önemli ve değerli ögesini oluşturur.)
Cömertlik ( Bir insan , bir arif kişiye gerçek bir tanrı dostuna cömertlik yakışır.)
İlim ( İnsan ancak ilim ile yolunda sağlıklı yürüzebilecektir.)
Miskinlik (Gösterişsiz yaşamak)
Marifet ( Kaynağını bilimden ve ulu Allaha karşı duyulan sonsuz bir sevgi , bir doyumsuz aşkve bitmez bir özlemden alan hem bilim hemde sezgi ve içe doğma yoluyla yüce tanrının zatıve kainatın oluşumuyla ilgili tüm sırları sakladığı tüm gerçekleri bilme alma halidir.)
Kendini bilmek (Kendini bilen kişi Hakkı da görmüş olur. Ve insanı-ı Kamil olmak yolunda büyük bir adım daha atılmış olur.)
4- Hakikat Kapısı
o İnsan bu kapıdan geçtikten sonra Tanrı dostluğuna kavuşmak o sonsuz deryaya ulaşarak , orada eriyerek yok olan bir damla haline dönüşmenin hazzını tadar. Bundan sonra dönüp insanlığa hizmete gitme kapısıdır. Toprak olmak ( alçak gönüllü olmak)
72 Milleti ayıplamamak (Dünya insanlığının hiç birini hor görmemek ve ayıplamamaktır.)
Elinden geleni men kılmamak (Kişisel fedakarlıklar yaparak dilek sahibinin derdine derman olmaktır.)
Herşeyin kendisinden güven kılması (
Tanrıya rıza göstermek
Sohbet
Seyir (İnsan tasavvuf felsefesine göre 3 önemli yolculuk yapar. 1- Tanrı katında bir aslı ve gerçeği olarak yaratılır ve dünyaya gelir . 2- dünyada insanlar kamil olabilme uğruna verdiği çabalar sonucunda makamına ulaşır. 3- Tanrıya seyirdir.
Sırr (Gerçek olan tek varlık Yüce Allah’ın varlığıdır. Dolayısıyla gerçekle ilgili sırlar , Allah’a ait sırlardır.
Münacattır. (Tanrıya ulaşma , O’na sığınmadır.)
Müşahade (Tanrının cemalini görebilmek o erişilmez zevke erebilmek yeri , mutlak gerçeğe ulaşmaktır.)
Kırklar Cemi: Alevilerin bugün sürdürdükleri, erkanları 12 hizmetin yapıldığı ‘yol’ a CEM denir.
HZ. ALİ:
Alevi yolunun kurucusu, İmamların başı, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’in babasıdır. Tarikatta ‘Yol Ali’nin ‘ deyimi ile anılır. Hz. Muhammet ile aynı gömleğe girdiği ( bir olduğu ), bu yüzden Hz. Muhammed’le ayrı tutulmaması gerektiğine inanılır.
ALLAH”IN ARSLANI IMAM HZ.ALI
EHL-İ BEYT
Hz. Muhammed’in kızı Fatıma anamızdan gelen soydur. Bu soya giren her kişi Alevi için kutsal önderdir.
* 1-Hz. Muhammed
* 2-İmam Ali
* 3-Hz. Fatma anamız
* 4-İmam Hasan
* 5-İmam Hüseyin
ERKAN NE DEMEKTIR ?
3 SÜNNET
* Allah’ın birliğine inanmak,
* Kalbinde adavet olmamak, kötülük etmemek,
* Tarikatın emirlerini yerine getirmek
7 FARZ
* Mürebbisine düşe
* Müsahib ola
* Taç uruna
* Sırdar ola
* Yar a yar ve özü ulu ola
* Beli Berk ola
* Hakk’a sohbet kıla
CENNET –CEHENNEME İLİŞKİN İNANCIMIZ NEDİR?
Alevilikte cennet cehnem kavrami oldukca önem kazanmaktadir Aleviler olarak cenete gidecek olan insanlar bu dünyada yasadiklari süre icinde yaptiklari iylikleri ve kul hakina sadakat gösterdikleri elini harama deydirmeden helal lokma pesinde kosmanin ne derece önemli oldugunu ve Hakkin birliyinde ayrilmayarak ehl-i beyide bagli kalarak nefsine hakim olmanin yolarini arayarak kendilerini Hak Muhammed Ali,ye bagli kilarak yasadiklari süre icinde cenete gitmek icin caba gösterdiklere acik bir sekilde göre bilmekteyiz cünkü yaptiklari iyliklerin insan olma gereyinnin oldugunu ve kendilerini bütün kötülüklerden arinmanin arayisi icninde yasamayi hedef almislardir unun icindirki bütün bu cabalar cennet kapisinin anahtari oldugunu her zaman düsünmüslerdir cennet bahcesinde yer edinmek her Alevinin ilkesidir
Nari cehnem Atesi icinde kötülük besinde kosanlarin diri diri yandiginida bilinci icindeler unun icin insanligi kendilerine ilke etmislerdir
musai kazim düzgün
MUSAHİPLİK NE DEMEKTİR ? ?
Musahiplik yol kardeşliği demektir. Alevi inancına göre evli her Alevi kendisine denk düşebilecek başka bir evli Alevi ile dinsel bir kardeşlik tutar; bu aynı zamanda kendisinin ahiret kardeşidir. Öz kardeşlik kurallarından daha ağır kuralları olan bu yol kardeşliği Alevilikte farzdır.
GÖRGÜ NEDİR ? DÜŞKÜNLÜK NEDİR ?
Alevi yolunda her talib , yılda bir kez tüm topluluğun ve pirinin huzurunda, o yıl içerisinde yaptıklarının ve yol kurallarına uyup uymadığının hesabını verir. Burada hem dinsel hem dünya evi sorunlar , sorumluluklar söz konusudur. Eğer kişi, topluluk tarafından kabul görülmeyen hatalar, fenalıklar yapmamış ve kuralları yerine getirmişse, pirin ve orada bulunan yol erenlerinin izniyle görülmüş olur.
Komşuluk ilişkilerinde hoşnutsuz, yol kurallarına aykırılık gösteren kişiler düşkün bırakılırlar. Düşkünlük bir anlamıyla toplumun dışına çıkarmak , cemaatten atmak anlamına gelir. Cezanın büyüklüğüne göre geçici ya da sürekli düşkünlükler vardır.
ALEVİLİKTE AHLAK SİSTEMİNİN TEMELİ NEDİR?
Alevi sisteminin temeli ; eline , beline, diline hakim olmaktır. Eline demek, kendisine izinli olmazan şeylere dokunmamak; beline demek; kendi eşi dışında hiç kimseyle cinsel ilişkide bulunmamak; diline demek ; yalan söylememek demektir.
KURBAN
Hakk’a sunulan , eti yenilen hayvana kurban denir. Alevilikte Allah yoluna, İnanç yoluna, ululara ve Hakk’a yakınlaşmak için kesilir.
ADAK
Bir dileği yerine getirmek, bir tehlikeden korunmak için gücüne inandığımız şeylere vaad edilen şeylere denir.
LOKMA
Dualanmış bir yiyeceğin her parçasına denir. Dedelerden ululardan lokma almak sevaptır.
MUHARREM ORUCUNUN ANLAMI NEDİR?
Kurban Bayramı Hicri Takvim'e göre Zilhicce ayının 10. günü başlar. Kurban Bayramının 1'nci gününden başlayarak 20 gün sayılır. 20'nci günün akşamı Muharrem Orucu için niyet edilir ve oruç başlar. Muharrem Orucundan önce 3 günlük MASUM-U PAK ORUCU tutulur. Bu oruç Küfe'de şehit düşen Müslüm Bin Akıyl ile çoçukları ibrahim ve Muhammet için tutulur. Müslüm, imam Hüseyin'in amcasının oğlu ibrahim ile Muhammet ise amcasının torunlarıdır. 3 günlük Masum-u Pak ve 12 günlük Muharrem Orucu olmak üzere toplam 15 gün oruç tutulduktan sonra Muharrem Ayının 13'ncü günü kurbanları tığlanır ve AŞURE dağıtılır. Kurban imam Ali Zeynel Abidin'in Kerbela Katliamından kurtuluşundan duyulan sevinci belirtir. Muharrem Ayında eğlence yapılmaz, bıçağa ve kesici aletlere el sürülmez, düğün-nişan-sünnet törenleri yapılmaz, karı koca ilişkileri kesilir, kurban kesilmez, et yenilmez. Kerbela şehitleri'nin çektikleri susuzluğu hissetmek için su içilmez, eğlence yerlerine gidilmez, saç ve sakal traşı olunmaz.
Günümüzde bunların bir bölümü uygulanamamaktadır. Örneğin, sakal traşı olmamak gibi...
Su saf olarak içilmemektedir. Vücudun su ihtiyacı yenilen yemeklerden, çay-kahve-meşrubat-meyve suyu-ayran gibi sıvı içeceklerden karşılanır.
Alevi inancı şekilciliğe takılıp kalmayı değil, özü benimser. Aklın ve ilmin yolundan ayrılmaz. Önemli olan imam Hüseyin'in ve diğer Kerbela şehitleri'nin çektikleri acıyı ve zorlukları beyninde, kalbinde ve gönlünde duymaktır. Onlar gibi düşünüp, onlar gibi yaşayıp, onlar gibi inanmaktır. Zalime karşı çıkıp, mazlumdan yana olmaktır. Eline-diline-beline sadık olup insanca ve onurluca yaşamaktır. Onlara layık olmaktır. Ölmeden önce ölmek, öldükten sonra yaşamaktır. Yaşayan ölü olmamaktır. Yarın onlar'ın huzuruna alnı açık yüzü pak çıkmaktır. Onlar'ın bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmaktır.
Belirlenmiş bir iftar vakti'de yoktur. Akşam olup güneş batınca, karanlık gözle görünce oruç açılır. Gece sahura kalkma uygulaması Muharrem Orucu'nda yoktur.
Oruç tutulmadan önce (yatmadan önce) şöyle niyet edilir. Niyetten sonra Muharrem Orucu başlar.
BiSMi ŞAH. ALLAH ALLAH. ERENLERiN HiKMETiNE. ER HAK MUHAMMET-ALi AŞKINA. iMAM HÜSEYiN EFENDiMiZiN SUSUZLUK ORUCU NiYETiNE. KERBELA ŞEHiTLERi'NiN TEMiZ RUHLARINA MATEM ORUCU NiYETi iLE HZ. FATMA ANAMIZIN ŞEFAATiNE. 12 iMAM, 14 MASUM-U PAK EFENDiLERiMiZiN ŞEVKiNE, 17 KEMERBESTLER HÜRMETiNE HAZIR-GAYiP GEÇEK ERENLERiN YÜCE HÜMMETLERi ÜZERiMiZDE HAZIR VE NAZIR OLA. LANET MÜNKiRE. LANET YEZiD'E. RAHMET MÜMiN'E ALLAH EYVALLAH. HÜ
GERCEK ALEVi
GERCEK ALEVi. Hak Muhammed Ali yoluna bagli
imam Hüseyin yarasini yüreyinde tasiyip hiseden
gece gündüz kanli gözyasi döken ve Ehl-i Beyit.de bagli
Pir.i mürsid,di Rayberi hanesine gelip giden ikrarina bagli
Musahip.bini ahret kardesi bilen ve Aile.sine sahip cikan
Eline Beline Diline Leke sürdür.meyen ve
Anne.sini Baba.sini sevip sayan hürmet gösteren
saygida küsür etmeyendir
Hüseyin.nime kiyanlar birgün cehnem azabinda diri diri yanacaktir
Derin Alevi.liyi savunmak imam Ali.yi savunmaktir
Gururumuzdur bizim Ehl-i Beyit.de bagli Alevi inanci
Gecmisimiz bizim geleceyimizin pusulasi olacaktir
Gecmisini unutanlar geleceyinden umudunu kesenlerdir
Gercek dost kuyunu arkandan kazmadan Düseni kaldirandir
Dost kapisini dost.ca calki caldigin kapi sana cani gönülden acilsin
Sevgiden merhametden uzak olan kisi kiyametin karanliginda yok olacaktir
Sevgi saygi ve hosgörü tohumlarini topraga atalim
Filizlenelim toprakta sevgi yumaginda can ciyer olup gercek Alevi.liyi savunalim
Her gün elimizde bir kitap olsun Kuran.ni Kerim basimizdan eksik olmasin
Hz.Muhammed benim dinim imam Ali benim imanim.dir
Cenabi Hak.tahla yolumuzu yolsuzlarin eline düsürmesin
Yüce Allah birlik ve beraberliyimizi dayim eylesin
Hak Muhammed Ali yolunda inancimiz tam ola
Evlatlarimizi biz.lere hayirli evlat eylesin
Yüce Allah bizi cümle Ulumeleklerin kanadi altinda yer eylesin
Hızır Aliyeselam zor ve iyi günde yanimizda olsun
Ahrete göcenlerimizin mekanlarini cenet kabirlerini nur eylesin
Dilde dileklerimizi gönülde muradimizi ihsa eylesin
Ehl-i beyit evlatlarina sevgimizi herdem artirsin eksilmesin
ikrar.lik bagimiz dayim olsun anlimiz ak yüzümüz pak olsun
Cenabi Hak.tahla hic bir yerde basimizi önümüze eydirmesin
Pir.rin darina geldiyimizde bizi düskün eylemesin
Dedem baba mansu.run kerametini zahiren batinen üzerimizde hazir ve nazir eylesin
gerceye HÜ
Saygilarimla
Musai Kazim Düzgün
ALEVİLİK, Hz Ali'nin aydınlık yoludur.
ALEVİLİK, aydınlıktır, karanlıklann dümanıdır,bır ışıktır,
ALEVİLİK, insanlığın, güzelliğin dostu, düşmanlığın, kinin, garazın, kibirin yok edicisidir. Erginliktir, turaplıktır.
ALEVİLİK, barıştır, sevgidir, kardeşliktir, iyiliktir, güzelliktir. Yaşanılır bir dünya yaratmaktır.
ALEVİLİK, yobazın, bağnazın, gericinin baş düşmanıdır.
ALEVİLİK, cumhuriyettir, laikliktir, demokrasidir, Atatürkçülüktür.
ALEVİLİK, bilimdir, tıptır, ilaçtır, panzehirdir.
ALEVİLİK, ruhun gıdasıdır. Bir aşktır.
ALEVİLİK, Hacı Bektaşi Velidir, Atatürktür, Pir Sultan Abdaldır, Kaygusuz Abdaldır, Nesimidir, Mansurdur, Yunus Emredir, Karacaahmettir, Baba İsaktır, Baba İlyastır, Ahi Evrandır.
ALEVİLİK, sazdır, sözdür, güzelliklerle bezenmiş bir bağdır, gül bahçesidir.
ALEVİLİK, güzelikleri ve dünya nimetlerini paylaşmaktır.
ALEVİLİK, tabiattır, yaratanlardır, yaratacıdan yanadır, üretendir.
ALEVİLİK, insanların, dinine, diline, ırkına, rengine göre ayırmadan sevip bağrına basan bir yoldur, bir felsefedir.
ALEVİLİK, edebiyattır, şiirdir, müziktir, düşünen, düşünmeyen herkes yoldaştır, kardeştir, bacıdır, yarendir.
ALEVİLİK, bilmeyenlere bilgi sunmaktır, kör gözlere değil, gör gözlere Allah'ın bir lütfudur.
ALEVİLİK, inanca korkuyla sarılmak değil sevgiyle sarılmaktır.
ALEVİLİK, halkla bütünleşmek için verilen bir hizmet yarışıdır.
ALEVİLİK, dünya insanlığını her türlü kötülükten kurtaracak "NUHUN GEMİSİ"ni de içine sığdırıp çağdaş dünyaya yeni bir hizmet sunacak olan Muhammet-Ali'nin Ehlibeyt gemisidir. ALEVİLİK, dinli, dinsiz, yobaz, gerici, şeriatcı, hak düşmanı, halk düşmanı zavallılara da acıyan Allah'tan olanların bile affedilmesini dileyen ince bir yoldur.
ALEVİLİK, bağışlayıcıdır.
ALEVİLİK, hakdan alıp halka, halkdan alıp Hakka ulaştıran semahtır.
ALEVİLİK, çağdaşlıktır, insanoğlunun sımsıkı sarılacagı bir yaşam felsefesidir.
ALEVİLİK, atom bombalarını öldürmek için değil, bilime ışık tutmak için patlayan evrensel bir feza çağının yaratıcılığını savunan bilimsel bir inançtır.
ALEVİLİK, dört kapı, kırk makamdır. Pirlikdir, Mürşitlikdir, Dedelikdir, Taliplikdir, dervişlikdir. Bir CAN'dır.
ALEVİLİK, Nebilerin, Velilerin, Uluların yoludur.
ALEVİLİK, Gönül Kabesini yıkmamakdır.
ALEVİLİK, Cennet ve Cehennem masalları ile kendini avutmamakdır.
ALEVİLİK, Kimsenin inancıyla alay etmemektir. HOŞGÖRÜDÜR.
ALEVİLİK, evrensellikdir.
ALEVİLİK, aleviliği yalnızca bir yaşam biçimi olarak görüp, küçük bir kabın içine hapsetmeye çalışanlara biraz daha gözlerini açmaları için ömür araştıracakları bir bilim dalıdır.
ALEVİLİK, Dünya durdukça sonsuza dek yaşayacak olan bir HAK'tır. Dünya dinidir, insanlık yoludur, Hakkin batılı yok ettiği bir çizgidir.
Alevilik-1
Imamet (imamlık)
Hz.Muhammed´ten sonra onun vekilliĝini üstlenen halifelere verilen ad.
Hz.Ali soyundan gelen on bir kişiden her birine verilen ad.
Alevili-Bektaşiliĝin temelini imam inancı oluşturur.
Hz.Ali ile başlayıp Mehdi´yle biten bu imamları sayısı onikidir. Imamların varlıĝında dile gelen, biçimlenen inançlar, yolun özünü meydana getirir.
imam üstün nitelikleri taşıyan, Tanrı´ya yakın bir kimsedir; insan üstü sayılan yetenekleri ve yetkileri vardır. Onun görevi yanlızca toplumu yönetmek deĝil, insanlarla Tanrı arasında baĝlantı kurmaktır. Yani yol gösterendir, yücedir, uludur.
Velayet
Tanrı´nın kendine dost kıldıĝı ve verdiĝi ilhamla yaratıcı varlıĝına kattıĝı velilerin, ermişlerin aşaması, makamı velayet aşaması, velayet makamı.
Adem
İlk yaratılan insan, ilk peygamber ve insanlıĝın atası olan kişi.
Tanrı´nın yeryüzündeki halifesi olan ve gerçekleri kendisinde topladıĝına inanılan kamil insan.
Adem-i sani Imam Hüseyin soyu kendisinden yürüdüĝü için, ikinci Adem olarak algılanan dördüncü imam Zeynel Abidin.
Kırklar
Arifi billah mertebesine ermiş (velilik derecesi) ulaşmış kırk ulu kişi. Hz.Ali´yle birlikte Hz.Fatıma Ananın da bulunduĝu bir araya gelen arifler topluluĝudur. Varlıktan, birlikten, gerçerek velilik mertebesine ve katına ermiş Arifler topluluĝudur. Alevilik´teki mistik yapıyı Vahdeti vücud felsefesini ve kemal aşamasını simgeleyen kırklar meclisi, senliĝin benliĝin kalktıĝı, herkesin eşit sayıldıĝı, kırkının bir, birinin kırk göründüĝü birlik makamıdır.
Kırkların, içerisinde 17´sinin bacılardan oluşması Alevilik´te kadına verilen önemin ve eşit deĝeri de vurgular. Alevi aynül cemleri, tasavvuf inancına göre kırklar meclisine dayandırılır. Ilim kapısı dediĝimiz Hz.Ali bu arifler meclisinin (velayet makamının) başkanıdır. Velayet Şah´ıdır.
Biz kırklarız taptıĝımız Ali´dir Kırkımızın her biri cömert velidir Şah´ı merdan cümlemizden uludur Medet Alla ya Muhammed ya Ali
Kırklar meydanına vardım Gel beri ey can dediler Izzet ile selam verdim Gir işte meydan dediler
Kırklar meydanı
Kırkların toplandıĝı yer. Aynı cem evlerin orta bölümü sorgu ve görgü işlemlerinin yapıldıĝı dar meydanıdır.
Kırklar şerbeti
Kırklar meclisinde, Hz.Muhammed tarafından, Selman-i Farisi´nin getirdiĝi üzüm tanesinden ezdirilip daĝıtıldıĝına inanılan üzüm suyu. Ayn-i cem´lerde daĝıtılan şerbet veya dem.
Kırklar bir şerbet içtiler Can ile baştan geçtiler Cezbe-I aşka düştüler Ettiler kırklar semahı
Ebu Türab
Topraĝın babası anlamında Hz.Ali´nin lakabı. Hz.Muhammed´in koyduĝu bir isimdir. Bu isim aslında Hz.Ali´nin yaşamındaki sadeliĝi ve alçakgönüllü, kişiliĝini ifade eden bir isimdir.
Enel Hak Hallac´ı Mansur´un Hakk´ı kendi özünde, kendi özünü Hakk´ta görme; Hak ile Hak olma. Anlamında söylendiĝi söz. Hallac-ı Mansur´un, Insanı-Tanrıyı-Doĝayı bir bütün olarak gören inançta sevgiyi temel alan ve herşeyi insanda arayan bu öĝretisi, Alevi-Bektaşi inanç ve öĝretisinde temeli olmuştur. Mansur´un Enel Hakk düşüncesini, şeriata aykırı gördükleri için astılar. Anadolu Aleviliĝine ve erenlere önemli etkisi olan ünlü düşünürlerden Ebül vefa Hallac-ı Mansur´u yarĝılıyan molalara söylediĝi sözde oldukça anlamlıdır. Mansur Enel Hakk demeyipte Enel Batıl mı; yani ben gerçek deĝilim mi deseydi.
Ikrar vermek
Yola girmek isteyen bir talibin, ayn-i cem´de yapılaçak ikrar töreninde, Musahibiyle birlikte erenler meydanında, Mansur darında, mürşid ve canlar huzurunda söz verip, nasip almasıdır; yani pir karşısında darı Mansur olmasıdır.
Yüzüm yerde özüm darda durmuşum Muhammed Ali´ye ikrar vermişim Sekahüm şerbetin anda görmüşüm Içip kana kana mestane geldim
Çeraĝ
Tanrı´nın ışık biçiminde görünüşe taşınması, Hz.Muhammed´in tanrıdan gelen ilk ışık olması, Hz.Ali ve soyunun bu ışıĝın sürekli taşıyıcı durumunda bulunması anısına, ruhun aydınlanmasının bir sembolü olarak algılanan ve cem törenlerinde kullanılan kandıl, lamba, mumya yada çıra.
Dar-ı Hüseyin
Ayak mühürleme duruşuyla temsil edilen, daraĝacında asılarak öldürülen Hallac-ı Mansur gibi, yol uĝruna ölümü göze alma, asılmaya hazır olma.
Dar-ı Nesimi
Diz üstü duruşuyla temsil edilen, Nesimi gibi, yol uĝruna yüzülmeye hazır olma.
Allah allah deyüp gel bu meydana
Can baş feda edip götür kurbana
Boyun eĝip yüz sür Şah-ı Merdana
Erenler bu meydan er medanıdır
Kur-i Huda
Tanrı, ya manevi yakınlık olarak açıklanıyor. (kay. Os. Tr.söz.)
Kurban
Dinsel bir buyruĝa bir adaĝı yerine getirmek için kesilen hayvan. (kay. Alev.Bekt. terimleri söz.s.333.) Kuban Hakk´a yürümedenTanrı´ya yaklaşma amacıyla yapılanbir ibadettir. Kurban kesme geleneĝi Hz.Ibrahim söylencesine dayanır. .. vücudu terk etmeden de, ikilikten “Birlik´e” varabileceĝini anlar.. gerçek kavuşma uĝruna simgesel anlamda bir hayvan tıĝlamak gelenek olur. (kay. Alevilik-Bektaşilik terimleri söz. S.221/266)
Tasavvuf
Tasavvuf genel anlamıyla insane oĝlunun, bilgi hazinesiyle kendisini donatıp, ilim, irfan ve güzel ahlakla olgunlaşmasını, kemalete ermesini, kendini, Tanrı´yı, doĝayı tanıması, nefsini yenmesi, her türlü kötülüklerden arınması anlamındadır. Alevi Bektaşi inançında Tasavvuf anlamı batını yorumla Vahdet´i Vücüd – mevcudatın birliĝi anlayışıyla, yaşamda eline-beline-diline sahip olarak… düşmanlık yerine dostluĝu.. egemen kılması, kendisi ve çevresiyle barışık olmasıdır.
Her türlü öznel ve nesnel ayrımları ortadan kaldırarak, Tanrı, insane ve doĝayla bir olmasını, evrene gönül gözüyle bakmasını temel ilke edinen ve kâmil (olgun) insane olmayı hedefleyen bir yaşam felsefesi..düşünce ve inançtır. Diĝer bir tanımla tasavvuf, yaratılanı yaradana.. halkı Hakk´a baĝlayan.. Tanrı-insan-evren birliĝine, bilim, akıl, mantık, marifet, ahlak güzel huyla ve sevgi timeline dayanan batın ilimdir.
Batın alemde Hakk´I kendi özünde, kendi özünü Hakk´ta görmektir. (Tanrısal özde ölümsüzleşmektir) Bekabillah mertebesine giden bu yolculuk, dört kapı, kırk makam; diĝer bir tanımla ilm´el-yakın “aklen –yakın”, Hakk´el-yakın aşamalarından geçerek gerçekleşir.
Inançta sevgiyi temel ilke edinen, güzelliĝini ve evrenin oluşumunu Batıni bir yorumla Vahdet-I Vücüd (varlık birliĝi) anlayışıyla algılayan; Alevi-Bektaşi inanç ve felsefesinin temel kaynaĝını da, özünü Hz.Ali´nin öĝretisinden, Ehl´i Beyt sevgisinden, Hallac-I Mansur felsefesinden ve pir Hünkar Hacı Bektaş-I Veli düşüncesinden alan bu tasavvufi-batıni görüş oluşturur. Mutasavvıflar, Hz.Muhammed´in ilmin kapısı dediĝi ve ledün ilmine erişen (hakikat sırrına eren velilik mertebesine ulaşan) Hz.Ali´yi islam tasavvufunun öncüsü ve piri olarak Kabul ederler. (Ali.D.Gülçiçek; Alev.Bek. Kızıl. C.3)
Zahir
Bir şeyin dış görünüşü.
Ilmel yakın
Tanrı´ya bilgiyle yaklaşmak.
Ayn-el - yakın
Tanrı´yı gönül gözüyle görmek, sezgisel görüşle kavramak.
Bekabillah
Tanrı´sal özde ebedileşmek.
Batın
Iç, içyüzü, öz, görünmeyen gizli Batın gözü, can gözü, gönül gözü (batıni anlamda dördüncü bayut).
Ehli Batın
Tanrı sırlarına ermiş kimseler.
Ledün
Kat, huzur, tanrı yanı, tanrı katı.
Ilmi ledün
Tanrı bilgisi, tanrı sırları.
Hü,da
Tanrı.
Bahrı Hü,da
Yaratan Tanrı.
Hikmeti Hü,da
Tanrının hikmeti.
Rahmi pür Hataya sende atasın
Şah´ı Velayet´sin Şah mürtaza´sın
Evel ahir zahir, batın Hüdasın
Öldürseler dönmem bildim ya Ali
Uyan gafletin hab-ı´ndan isbat isterler batından
Her aşıka muhabbetinde erkan ile yol ister
Pir Sultan Abdal
Rızalık
Tanrıdan gelen her şeyi gönül hoşluĝuyla karşılama.
Tanrının hoşnutluĝunu, onayını kazanma.
Kişinin kendisi ile barışması olarak algılanan Pir-Mürşid önünde başı secdede iken kendi özüyle hesaplaşması.
Kişinin toplumla barışması olarak algılanan, diline sahip olması durumu.
Hakk-Muhammed-Ali yolu bir rıza kapısı olarak inanç´a taşınır.
Rıza üç türlüdür
1.kişinin kendisi ile rızası: Pir didarı´nda başı secdede iken kişinin kendi özüyle hesaplaşmasıdır, kendi kendini yargılamasıdır. Bu anlamda secde de bir aynadır sufi kendini aynada görecek, kendisiyle baş başa kalaçak, eĝer bir suçu, hatası, eksikliĝi varsa kendini ele vereçektir.
2.Kişinin toplumla rızası: Eline beline diline sahip olmakla gerçekleşir. Kısacası edep olarak algılanan bu üç mühür kişiyi kötülükten uzak tutar. Bunu gerçekleştirmeyen can hiç hiç bir zaman kendi özüyle doĝru yolda buluşamaz.
3.Kişinin Hakk-Muhammed-Ali yoluna Hüsnü rızası: Kişi bu yola, inanç ve itikatla zorlanmadan kendi rızası ile girer. Yola rıza ile giren Can, yolun gereklerini severek, inanarak yerine getirmek durumundadır. Yola giriş malı mala, canı cana katmak anlamına gelen musahiplikle başlar. Toplumda razı olursa, kişinin kendi özüyle rızası gerçekleşir. Böylece üç rıza birleşmiş, el ele, el Hakka ulaşmış olur.
Ali´nin sırrına ereyim dersen Bir mürşid-i kâmili bul da öyle gel Küfr´ünü imana sayayım dersen Var kendi Küfr´ünü bilde anda gel
Pişirde öyle gel kendi sözünü Iki Bab´dan ayırma sakın gözünü Mürşide teslim eyle bütün özünü Musahip kapısını bulda anda gel
Dört Kapı Kırk Makam
Dört kapı kırk makam düstüru ile (ilkeleşen) insanı „insan-ı kâmil“ (olgun insan) olmaya taşıyan ilkeleri Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli tespit etmiştir. Bu ilkeler aşama aşama olup insanı olgunluĝa götürür. Ulu Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli bunları şöyle özetlemiştir. „kul, tanrı´ya kırk makam´da erer… ulaşır.. ve dost olur. Sırayla Şeriat, Tarikat, Marifet ve Sırr-ı hakikat olan bu kapıların her birinin 10 makamı vardır. Her can bu dört kapı (Çar, Bab-ilim şehrine giren kapı) ve bu dört kapı içinde kırk makamdan geçerek, ruhunu ve benliĝini erdemli hale getirerek insan-ı Kâmil olur.
Şeriat makamları: 1-Iman etmek 2-Ilim öĝrenmek 3-Ibadet etmek 4-Haramdan uzaklaşmak 5-Ailesine faydalı olmak 6-Çevreye zarar vermemek 7-Peygamberin emirlerine uymak 8-Şefkatli olmak 9-Temiz olmak 10-Yaramaz ve sakıncalı işlerden sakınmak
Şeriat Kapısını ve makamlarını şöyle özetliyebiliriz: kendi öz benliĝini kötülükten arıtmayan, olgunlaşmamış insanın, din kuralları ve yasalar zoruyla eĝitmesi, kişilere ve topluma zarar verecek hareketlerde bulunmasına meydan verilmemesidir.
Tarikat makamları: 1-El almak / Tövbe etmek 2-Mürşid´in ögütlerine uymak 3-Temiz giyinmek 4-Iyilik yolunda çalışmak 5-Hizmet etmeyi sevmek 6-Haksızlıktan korkmak 7-Ümitsizliĝe düşmemek 8-Ibret almak 9-Nimet daĝıtmak 10-Özünü fakir görmek
Tarikat Kapısını ve makamlarını şöyle özetliyebiliriz: insanın kendi öz iradesiyle hiç bir dış zorlama olmadan her türlü kötülüĝü benliĝinden kovabilmesi, elinden gelebileçek tüm iyilikleri hiç kimseden esirgememesi aşamasıdır.
Marifet makamları: 1-Edepli olmak 2-Bencilik, kin ve garezden uzak olmak 3-Perhizkârlık (israf ve müsriflikten kaçınma) 4-Sabır ve kanaat 5-Utanmak 6-Cömertlik 7-Ilim öĝrenmek 8-Hoşgörülü olmak 9-Özünü bilmek 10-Arif olmak(kendini bilmek)
Marifet Kapısını ve makamlarını şöyle özetliyebiliriz: duygu ve ilimden en yüksek düzeye ulaşmak, tanrısal sırlarıfark etmektir.
Hakikat makamları: 1-Alçak gönüllü olmak 2-Kimsenin ayıbını görmemek 3-Yapabileceĝi hiç bir iyiliĝi esirgememek 4-Allahın her yarattıĝını sevmek 5-Tüm insanları bir görmek 6-Birliĝe yönelmek ve yöneltmek 7-Gerçeĝi gizlememek 8-Manayı bilmek 9-Tanrısal sırrı öĝrenmek 10-Allahın varlıĝına ulaşmak
Hakikat Kapısını ve makamlarını şöyle özetliyebiliriz: Hakkı görmek, zaman ve mekân üstü tanrısal Dem´in kudreti içinde Devr-I Alem´e dönmektir.
Kırklar
Kırk sayısı..Alevi inancına tarihsel süreçte çok farklı inanç ve dinlerden esinlenerek benimsenen kutsal ikli algıları ifade eder… Alevi inanç ve itikatının “batın aleminde” kırk gayb ulu erenin (zahirde 17si kadın, 22si erkek) Hz.Ali´den ilmi batın irfanı ve sezgisi ile feyz… alarak buluştukları mecliste benliklerinden geçip aşk ile Hz.Ali ekseninde dönen (eriyerek tanrısal katta Hz.Ali´de birlik olanlar…anlamında) ariflerin vecd ile birlik olanlarına kırklar denir…
Inanç önderlerinin geleneksel işlevsel görevleri
Inan önderlerimizin köyden kente göç öncesi geleneksel, başlıca görev ve vasıfları, aşaĝıdaki gibi sıralanabilinir:
1-Soysal ve inançsal bakımdan, topluma önderlik etme ve davranışlarıyla, yaşantısıyla örnek olma
2-Toplumu irşad (aydınlatma) ve bilgilendirme,
3-Toplumda bütünlüĝü ve birliĝio ile dayanışmayı saĝlamak,
4-Sosyal ve inançsal hizmetleri (cem, cenaze, evlenme törenleri v.b.) yönetme,
5-Adeleti saĝlamak, suçluları düşkün etme,
6-Inancı ve gelenekleri yaşatmak ve aktarmak,
7-Toplumsal ve sosyal sorunları olanları ve hastaların itikaden ikrarlı oldukları yer.
Inanç önderlerimiz toplumumuza sosyal ve inançsal bakımda önderlik etmişler ve davranışlarıyla, yaşantılarıyla örnek olmuşlardır. Alevi dedeleri ve diĝer aile bireyleri toplumda büyük sayĝı görürler. Dede toplumun inanç önderidir. Dede, soyundan dolayı sahip olduĝu konumu nedeniyle aşiret yapılanmasının bulunduĝu yerlerde bile aşiret aĝalarının önünde yer alırdı. Dedelerin bu sayĝınlıĝı daha önce belirtilen niteliklerden kaynaklanmaktadır. Topluluĝun en önemli ve kutsalgörünen erkanlarını onlar yönetir. Dedelerin örnek ve doĝru davranışları „itikaden“ de kutsandıklarından dolayı, toplumda oldukça önemlidir. Toplumu inançsal hizmetlerden yönlendiren kişinin ve yainlarının örnek alınmaları da doĝaldır.
Inanç önderlerimiz yüzyıllarca toplumumuzu irşad (aydınlatma) ve bilgilendirme görevini başarıyla yerine getirmişlerdir. Kentlere göç sonrasında, bu konuda bazı sorunlar baş göstermiştir. Alevilerce dede, bilgiyi tekelinde bulunduran ve verdiĝi bilgiye inanılan yegane güçtür; Aleviler´de yaşamın her alanında dede nüfuzunu görmek mümkündür.
Alevi dedeleri topluluĝa geçmişe ilişkin bilgi vermenin yanısıra, ahlak ve inanç esaslarına yönelik ögütler de vermektedir. Aleviler, dedelerin buyruklarına titizlikle uyarlardı; uymayanlara çeşitli yaptırımlar uygulanırdı. Dedeler, „Buyruk“larda yer alan dinsel esasları, On iki imamlar, Kerbela vb. Konuları sürekli Alevilere öĝretirlerdi. Her Alevi, yarı tarihi, yarı Menkıbevi veya bütünüyle Menkıbevi bu bilgileri öĝrenirdi.
Dedelerin cemlerde veya katıldıkları diĝer toplantılardaki bilgi düzeyleri ve bu bilgileri verirken gösterdikleri performans, topluluĝu etkiliyebilmesi onun gördüĝü saygıyı ve etkiyi de artırırdı. Hele cemlerde bu performansın Baĝlama (saz) ile birlikteliĝi yani dedenin baĝlamayı çalmaktaki mahareti topluluk nezdindeki gücünü ve etkisini iyice artırdı. Inanç önderlerimiz toplumda birliĝi ve dayanışmayı saĝlamak gibi çok önemli bir işlevi de yüzyıllardır yerine getirmişlerdir.
Dedelerin ve anaların bir diĝer rolü de, toplumsal otoriteyi saĝlamak suretiyle toplum iç düzenin saĝlanması ve sürdürülmesinde yatar. Alevi dedeleri Topluluĝa birlik bilincini aşılar ve böylece Toplumsal dayanışmayı sürekli saĝlamış olurlar. Kişiler, aileler hatta aşiretler arasındaki sorunların çözümünde dedelerin ruhani nüfuzları çok etkili bir güce sahiptir. Dede gittiĝi bir yerde, önce ordaki kırgınlıkları ve varolan sorunları öĝrenir. Bunlar cem sırasında giderilmeye çalışılır, traflar dinlenir ve cemaatin de huzurunda karara baĝlanır.
Karara uymak kacınılmazdır. Ancak kararın yaptırımı yerine getirildikten sonra, o topluluk içerisindeki eski konuma kavuşmak olanaklı olabilir. Aksi taktirde o kişi veya o aile artık tümüyle dışlanmış olmaktadır. Yaptırım gücünde varolan sosyal disiplini saĝlamaya yönelik bu önlemler herkesi bu yapıya uygun harekete zorlamaktadır. Bu şekilde çözüme kavuşturulan bir çok olay mevcuttur. Dede, Toplumda birliĝi ve dayanışmayı, onları zaman zaman denetlemek ve çeşitli yaptırımları uygulamak suretiyle, saĝlamış olmaktadır.
Inanç önderlerimiz sosyal ve dinsel törenleri (cem, cenaze, evlenme törenleri vb. ) yönetmişlerdir. Alevi-Bektaşilerin ibadetlerinin temeli bu cem törenlerine dayanır. Cemler geleneksel olarak Cuma akşamı denilen Perşembeyi Cumaya babaĝlıyan ak yapılırlar. Oçakzade dedeler, her yıl düzenli bir şekilde kendilerine baĝlı köylerdeki taliplerini ziyaret ederler. Dedelerin, Babaların bu ziyaretleri genelikle, hasat zamanı geçtikten sonra yapılır.
Dedelerin ziyaretleri, görgü sorgu zamanı hasat zamanı bitmeden yani güz mevsiminde başlayıp, ilkbahara kadar sürer.Cem yapılaçak evin sahibinin durumu da Alevi-Bektaşi geleneĝinde çok önemlidir. En ince ayrıntısına kadar disiplinli bir şekilde düzenlenmiş Alevi-Bektaşi yaşamında dede, anna, Baba-Talip herkes bu kurallara uymak zorundadır. Bu durum Alevi Bektaşi cemlerinin kutsal havasına uymaktadır.
Muhammed-Ali meydanı ve ölmeden önce ölünen yer olarak da nitelendirilen cem meydanı (cemevleri), her yönüyle kutsal kılınmıştır. Eĝer cem yapılan belli bir yer yoksa, dedeler talipleri ziyarete çıktıklarında cemler daha çok şu kişilerin evlerinde yapılabilirdi.
1-On iki hizmet sahiplerinden birinin veya varsa dikme dedenin, rehberin evinde,
2-Köyün ileri gelenlerinin birinin evinde,
3-Belli dergah, oçak veya ziyaretlerin bulunduĝu yerlerdeki mekanlarda.
Dede genelikle cem yapılaçak evde konuk olurdu. Ançak dedenin konuk olacaĝı ve cem yapılaçak evin büyük bir odaya sahip olmasının yanısıra ev sahibide titizlikle seçilirdi.
Bu aile bireylerinin düşkün olmaması, komşuları ve köylüleriyle sorunlu olmaması, sevilen, sayılan bir aile olması gerekirdi. Aksi taktirde dede o evde kalamaz ve cem yapamazdı. Alevi dedelerin ve anaların bayram, ölüm, evlenme, sünnet gibi törenlerde de birtakım görevleri bulunmaktaydı. Topluluk için önemli önemli olan böyle zamanlarda dede mutlaka bulunurdu. Bayram günlerinde, bayramlaşmalarda dede büyük sayĝı görür, onun veya bir başka kişinin evinde toplanılır; dede bu sohbetlerde o günün Alevi inancındaki önemi üzerine bilgiler verir, toplulukla söyleşirdi.
Dede, ölüm halinde yas yerine gider, akrabalarına başsaĝlıĝında bulunur, dualar eder. Alevi-Bektaşilerde ölüm haline, “hakka yürümek” denir. Bazı bölgelerde cenazeyi dede veya vekili yıkar. Cenazeyi alevi erkânına gore dede kaldırırdı. Dedelerin bir görevi de evlenme zamanında görülür. Çoĝu zaman nikahları dedeler kıyar, nikah dedenin duası ile sona eredi.
Dede sünnet törenlerinde bulunur ve dua ederdi. Bu sosyal ve dinsel uygulamalarda Alevi yolunun önderleri sayılan dedelerin bulunması toplulukaçısından büyük önem taşımaktadır. Eski dönemlerde belli bölgeöerde cemler gizli gizli yapılmış, devlet görevlilerin olası baskınlarına karşı, cem yapılan yerin kapısı ve köyün belli yerlerine gözcüler konulmuştur. Bu geleneĝin kısmen şehirlere göçtükten sonra devam ettiĝi görülmekte.
Adeleti saĝlamak, suçluları düşkün etme
Alevi dedelerin yüzyıllardır topluluk içerisinde hukuku saĝlama, adelet daĝıtma işlevleri gerçekten ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Bu işlev, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan düşmanlıkların sona ermesini saĝlayarak, toplumsal huzurun bozulmamasını önlüyordu. Birbirleriyle konuşmayan, dargın olanlar, dedenin huzurunda mutlaka barıştırılır, barışmayanlara çeşitli yaptırımlar uygulanırdı.
Bu kişiler toplum tarafından dışlanır, hatta sürgün bile edilirlerdi. Dedelerin dargınları barıştırma işlevleri, çeşitli araştırmacıların da dikkatını çekmiş, kapalı bir toplumsal yapıya sahip Aleviler arasında varolan suç oranındaki azlık ve toplumsal barış ortamında bunun da rolü olabileceĝine dikkat çekilmiştir.
Aleviler´de suç işleyen „düşkün“, bu durumda „düşkünlük“ olarak adlandırılır. Düşkün olanlara suçlarına göre deĝişik cezalar verilirdi. „Buyruk“ kitaplarında bu cezalar her suç için ayrı ayrı belirtilmektedir. Düşkün olanlar cem törenlerine katılmazlar, kurban eti, lokması yiyemez ve yediremezler, toplumda dışlanırlardı. Ailesi bile o kişiyi evlerine alamazdı.
Irşad
Doĝru yolu gösterme uyarma, Mürşid´in tarikat´a, yola gireçek istekliye gerekli bilgileri vererek onu aydınlatması; ona gidileçek yolu uygulanacak, yöntemi, sürdürülecek görevleri öĝretmesi.
Şu fena mülküne çok geldim gittim Yaĝmur olup yaĝdım ot olup bittim Urum diyarını ben irşad ettim Horasandan gelen Bektaş idim ben
Buyruk
Alevilikle ilgili kuralları davranışları, imam Cafer´i Sadık´a dayanarak anlatan Erkannameler.
Siteye Gelen Canlarin Sayisi 299419 ziyaretçiDeyerli Canlarin Hepsine Cani Gönülden tesekür Ederim! Aski Niyazimla. Musa-i Kazim Düzgün
Ehl-i Beyt Soyocagi Boneuzag TÜM DINLERI KARDES OLARAK GÖRÜR